Sual: Mezhepsizler, dört hak mezhepten farklı bir yol tutmuşlar, tuttukları bâtıl mezhebe, (Kur’andaki İslam) demişler. Bu isimle de bir kitap yazmışlar. Kitaba müstear da olsa, bir isim bile koymamışlar, yani kimliklerini gizlemişler. Perde arkasından Ehl-i sünnet âlimlerine sövüp sayıyorlar. Bu kitapta, özellikle hadis âlimlerinin baş tacı olan İmam-ı Buhârî hazretlerine de edepsizce dil uzatıyorlar. (Peygamber, kendi yapmadığı şey için dua etmezdi) diyerek sahih hadislere bir kalemde uydurma demekten çekinmiyorlar. Peygamber efendimiz, ümmetine göstermek için böyle dualar etmemiş midir?
CEVAP
Evet, öyle çok dualar etmiştir. Peygamber efendimiz, günah işlemediği, inkârcı olmadığı, zulmetmediği, yalan söylemediği, hıyanet etmediği, münafıklık yapmadığı, hakkı bâtılı bildiği hâlde, ümmetine nasıl dua edileceğini öğretmek için (Yâ Rabbî…) diye başlayarak şöyle dualar etmiştir:
(Günahlarımı temizle!) [Buhârî, Müslim]
(İnkârcılıktan sana sığınırım.) [Hâkim]
(Zulmetmekten sana sığınırım.) [Nesâî]
(Şüphe etmekten, şirkten ve nifaktan sana sığınırım.) [Bezzar]
(Riyadan, yalandan, hıyanetten beni koru!) [Hatîb]
(Doğru yoldan sapmaktan ve başkalarını saptırmaktan, haktan ayrılmaktan ve başkalarını ayırmaktan sana sığınırım.) [Taberânî]
(Bana hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak bildir!) [İhya]
Yine ümmetine nasihat olarak şöyle buyurmuştur:
(Hoşuna giden bir kadın gören, hanımına gidip onunla beraber olsun. Böylece nefsindeki arzuyu gidermiş olur.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizî]
Hadis düşmanları, bazı hadis-i şerifleri değiştirip tahrif ediyorlar, sonra da hadisleri nakledenlere (Böyle hadis olmaz) diye dil uzatıyorlar. Hayız bilgilerini ve diğer mahrem durumları bildiren hadis-i şerifler, dinimizi öğretmek için elbette lüzumludur. Bu lüzumlu gerçekleri bildirmek ayıp olmaz. Böyle işlerde utanıp gizlemek caiz olmaz.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, gerçeği söylemekten çekinmez.) [Ahzâb 53]
İmam-ı Buhârî hazretlerini, gerçekleri bildiriyor diye ayıplamak, bu âyet-i kerimeye de aykırıdır.
İmam-ı Muhammed Buhârî hazretleri, hadis âlimlerinin reisidir. 300 bin hadis ezberlemiştir. (Benim söylemediğimi hadis olarak bildiren, Cehennemde çok acı azap görecektir) hadis-i şerifinin dehşetinden çok korktuğu için, 600 bin hadis arasından sadece 7275’ini seçerek Sahih-i Buhârî isimli kitabına almıştır. Her hadisi yazacağı zaman, gusül abdesti alıp, iki rekât namaz kılar, istihare ederdi. Buhârî-yi şerif’i 16 yılda, kılı kırk yararak dikkatle yazmıştır. Böyle büyük bir hadis âliminin kitabında uydurma hadis olduğunu söyleyen kişi, cahil değilse, mutlaka art niyetlidir. Çünkü Buhârî-yi şerif kitabı, doğru oldukları, bütün İslam âlimleri tarafından tasdik edilmiş olan ve (Kütüb-i sitte) denilen doğru altı hadis kitabından biridir. Bu kitaplardaki hadis-i şeriflerin sahih oldukları, icma ile bildirildi. (Mevahib-i ledünniyye)
Bu altı doğru hadis kitabının en kıymetlisi ise Buhârî ile Müslim’dir. Bu ikisine (Sahihayn) yani iki doğru kitap denir. Buhârî veya Müslim’e dil uzatan, bütün Ehl-i sünnet âlimlerine de dil uzatmış olur. İstisnasız bütün Ehli sünnet âlimleri bu iki kitaba da sahih demişler ve bu hususta icma hâsıl olmuştur. Bir tek âlim, bu kitaba yanlış dememiştir. Bütün âlimlerin sahih dedikleri bu kıymetli kitaba, birkaç mezhepsizin dil uzatması, kendilerinin bozuk olduğunu gösterir. Çünkü Ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları birer ayna gibidir. İyi kimse, aynaya bakar, eksikliklerini tamamlar. Kötü kimse, bakınca, kendi bozuk hâlini görür. Hâlini düzelteceğine, kabahati aynada bilir, aynayı kırar.