Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Herkesin yaptığı iş, alın yazısının gereğidir. İnsanın alın yazısı icraatıdır. O hâlde herkes, kendi alın yazısını, yaptığı işe bakarak okuyabilir. Dünyada her iş, her konuşma, her çalışma, akla ne gelirse, mutlaka ikiye ayrılır. Hepsi ya Rahmanî veya nefsanîdir. Rahmanî olanlar sağ tarafa, nefsanî ve şeytanî olanlar ise sol tarafa yazılır. Ortada ve boşlukta hiçbir şey kalmaz. Âhirette orta yok, ya Cennet var, ya Cehennem! Dolayısıyla insan, ölünceye kadar daima imtihana tâbidir. Her an, her yaptığı kayda geçiyor ve hepsinin teker teker hesabı sorulacaktır.
Bu imtihanı kazananlar Cennete, kazanamayanlar Cehenneme gider. Ortası yoktur. Ancak kusurlu olan bazıları âhirette, o meydanda şefaati bekler. Şefaate uğrarsa kurtulur, Cennete gider; şefaat olmazsa Cehenneme gider. Nitekim öğretmen de, sene başında derslere başladığı zaman hiçbir talebesine ayrım yapmadan herkese eşit davranır. En sonunda yapılan imtihanlar sonucunda, kimi sınıfı geçer, kimi kalır. İkmale kalan da olur. O da, âhirette şefaati bekleyen gibi, öğretmenler kurulu kararına göre, ya sınıfı geçer, ya kalır.
İnsanlar, ya faydalıdır, ya zararlıdır. Peygamber efendimiz, (Hayrun-nâs men yenfe’un-nâs, şerrün-nâs men yedurrun-nâs) buyuruyor.
İnsanların hayırlısı faydalı olandır. Kime? Tabiî önce kendisine. İnsanın kendisine faydalı olması demek, ölürken, mahşerde, Cehennemde azab-ı ilahiden kurtulmak demektir. Bu, insanın kendisine yapacağı en büyük iyilik, en büyük faydadır. Sonra, canlı olan her şeye karşı merhametlidir. Ağaç, insan, hayvan, ne akla gelirse, katiyen onlara zararlı olamaz.
İnsanların kötüsü de zararlı olandır. Okuyor, işitiyor ve görüyoruz. (Yâ Rabbi, bir insan bu kadar nasıl kötü olabilir?) diyoruz. O ancak zarar verdiği vakit, haz ve zevk duyar.
Şimdi insanlar birbirini sevmez hâle geldi, acıma duygusu kalmadı. İnsan kimden iyilik görürse onu sever. Onun için dinimiz, (Kâfirden, mürtedden kaçın, iyilikleri size dokunmasın, çünkü kalbiniz onlara meyleder) diyor. Kâfire muhabbet küfre kadar götürür. Onun için daima salihlerle, ilim ve ihlâs sahipleriyle birlikte olmaya çalışmalıdır.